20 Kas 2011

Bop ve Kürdistan'ın ilişiksizliği

,
Her ne kadar kuruluş aşamalarında farklı idolojileri savunuyor olsalarda özellikle AKP iktidarının başlatmış olduğu Ergenekon operasyonu ile savundukları konular belirgin ve şaşırtıcı bir biçimde aynı olmaya başlayan Cumhuriyetin kurucusu CHP ve ulusal düşüncenin başını çeken İşçi Partisi'nin kendilerince ortak bir düşünceleri mevcut. Onlara göre : “BOP eşbaşkanı olduğunu söyleyen bir başbakan, ( haberi olmayanlar bu linkten videoyu izleyebilirler. http://video.google.com/videoplay?docid=6504609183807392808 ) Kürdistan adı altında bir ülkenin kurulmasına destek veriyor.Tabi ki bunun da önünü açmak için PKK' ya da destek veriyor.”

Bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu aslında cümlenin içinde geçen “BOP eşbaşkanı” öznesi bile anlatıyor.

Anlamayanlar için şöyle açıklama da yarar var: “Bugün BOP denilen BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ” ABD'nin çıkarlarının günümüz politikasına göre şekillenmiş halidir. Daha açık söylemek gerekirse, Emperyalizmin günümüz koşullarına göre şekil almış halidir. Ve Türkiye Cumhuriyeti başbakanı bu projenin eş başkanı olduğunu söylüyor.

E tabi bu görev (Yani BOP eşbaşkanı olmak) o kadar kolay değil. Bunun için büyük bir prestij gerekli. Ve Türkiye halkının bu konuda ne kadar hassas olduğu ortada. Yani, kurulma ihtimali olan Kürdistan'ın, bırakın kurulmasına izin vermesini, isminin geçmesine bile izin veremez. Verirse eğer halkın çok büyük bir tepki vereceğini bilir. Ve o BOP eşbaşkanlığını sağlayan prestij sulara gömülür.

Bırakın prestiji, başbakan eğer her hangi bir şekilde Kürdistan'ın kurulmasına destek verirse, kurulan bu Kürdistan, ezilen diğer uluslara destek bazında büyük bir moral kaynağı olur. Ve Filistin, Suriye gibi arap ülkelerinin yanında lazlar, rumlar, ermeniler,çerkezler gibi anadolu halkları da kendi bağımsızlıklarını isteyeceklerdir. Bunun en büyük örneklerinden bir tanesi, PKK'dır. Her ne kadar Anadolu'da sevilmemiş gibi gözükse de diğer etnik grupların haklar talep etmesinde büyük bir yankı yaratmıştır. Zaten bu durumun farkında olan Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri hükümetleri, saldırıların şiddetini arttırmışlardır.

İşte bu sebepler yüzünden Kürdistan'ı kurmak isteyen PKK'nın üstüne ardı ardına bombalar yağıyor.

Yine işte bu yüzden, AKP'nin Kürdistan'a destek verdiğini savunmak saçmalıktan öteye gidemez. Türkiye Cumhuriyetinin hangi hükümeti olursa olsun Sermaye'ye (günümüz adıyla ABD'ye, daha sonra hangi ülke olacağı bilinmez) hizmet ettiği sürece bu böyle sürüp gidecek!

Yine de bu düşüncesinde ısrar edenlere profesyonel ordu'nun neden gelmesine hazırlıklar başladığını sormadan edemiyorum. Çünkü, profesyonel ordu, PKK'nın bitirilmesi açısından tam bir katliam yaratacaktır. Unutmayın, PKK'nın çok büyük destek görmesinin sebeplerinden bir tanesi kürtlere tarih boyunca yapılan o katliamlardır. Profesyonel ordu'nun neler yapabileceğini görmek için jitem'e bakmak yeterlidir. Irkçılık yaptıları yetmiyormuş gibi(Kestikleri kulakları boyununa kolye yapmaları mı dersiniz? Yoksa köpek çeker gibi tasma takıp cesetlerle fotoğraflar çektiler mi?) birde emekliye ayrıldıklarında psikolojisi bozulan asker kökenli kişiler, hayatlarına katliamlar yaparak devam etmişlerdir.

Oh iyi yapmışlar diyebilirsiniz. Ancak unutulmamalıdır ki, ırkçılık ırkçılığı doğurur. Katliamlar ise nefreti...

Ki ölen askerlerimizin yanında PKK'nın da insanları da ölüyor... O da bizim Anadolu'nun insanı...

“Bu iş barış ile olur” diyen kişilere tepki göstermek. Kürt halkının taleplerini atlamak anlamına gelmektir. Ve bu durum ırkçılıktan başka hiçbir şey ifade etmemektedir.

Eğer Van depreminde içiniz acıyıp elinizden gelen ne varsa onlara yardım etmeye çalıştıysanız. Sizler gerçek bir insan evladısınız. Ancak, “oh iyi oldu be! Allah işini bilir işte” Dediyseniz. Sizler İnsanlıktan nasibini almamış canlı bile değilsiniz!Ki bu yazı zaten size değil. Üstünüze alınmayın!

...

VOLKAN KAHYALAR

10 Kas 2011

Bu ne van!

,
Bazen öyle bir gündem olur ki, bunu tüm kamuoyuyla anında paylaşmak gerekiyor. Ancak, bazen yine öyle durumlar olur ki, başta dediğimin tam tersi bir durum: “Ve böyle bir durumda da kamuoyuna olayları inceledikten sonra aktarmak daha doğru oluyor.”

Van’da 2 haftayı geçkin bir süre içerisinde meydana gelen deprem ise işte tam da bunlardan bir tanesi.

Normal şartlarda bir deprem olsaydı. Ve bunun yanında hemen yardımlar gitmiş olsaydı. Van depremi, anında haber verilecek bir gündem teşkil etmiş olacaktı. Ki keşke böyle bir şey olsaydı. Ancak olmadı. Olmadı çünkü , ırkçı zihniyet hiçte çıkmaması gereken yerde depremde ortaya çıkmıştı.

Onlara göre teröre destek verdikleri için Van'da halka Allah cezalarını vermişti. Ve bu ırkçılar yardıma ihtiyaçları olan kişilere yardım göndermeyeceklerdi. Onlara göre, milliyetçi olan kişiler zaten kendi imkanları ile oradan çıkabilirlerdi.

Evet evet yanlış okumadınız, onlara göre milliyetçi olanlar kendi imkanları ile enkazın altından çıkabilirlerdi.

Bunun yanında gönderiler yardımların içinden taş, jop, bikini, bayrak gibi deprem bölgesine hiçte yakışmayan onları aşağılayıcı şeylerde gönderilmişti.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi kendini bilmez kişiler: “Van, doğu olmasına rağmen yardım gönderilmeli” şeklinde başlayan cümleler kurmuşlardı.

Ancak tüm bu olanlara rağmen sanki bu zihniyetlere mesaj verircesine müthiş bir giysi ve çadır yardımı yapıldı. Ama bu yardımları dağıtacak kişiler bir türlü bulunamadı.Bunun yanında belediyelerde ya adam eksik oluyordu yahut malzeme. Örneğin, Kadıköy belediyesinde adam vardı ama kutu yoktu. Avcılar belediyesinde kutu vardı ama adam yoktu.

Diyarbakır, Hakkari, Ağrı, Batman, Siirt gibi doğu ve güneydoğu bölgelerinde ki şehirlerin belediyelerinde kampanyalar ile hemen organize olunup toplananlar Van’a gönderildi.
Bireysel göndermek isteyenler ise, kargo firmalarının başlangıçta yaptığı kampanyalar ile müthiş bir şekilde dağıtıldı. Ancak sonraları dağıtımda ki yığılmaları önlemek için kargolar bölgede yasaklandı.

Yardım göndermek isteyen kişiler otobüslerin yoğunluğu ve otogarların hasar görmesi sebebiyle otobüslerle yardımlarını gönderemedi. Ambarlarda ki kamyonlarda aynı otobüs firmalarının başına gelenler gibi terminallerinin yıkılması sebebiyle yardım kabul edemez duruma gelmişti.

Bazı uyanık geçinen otübüs firmaları da bu durumdan yararlanmak için ücretsiz yardım gönderimini kabul etmiyordu.

Tüm bu sivil organizasyonlara rağmen AKP’den bir türlü organize olamayan Kızılay’a önce teşekkür geldi. Ancak daha sonra halkın tepkisine karşılık Van milletvekili Ömer Çelik tarafından aynı Kızılay'a uyarı geldi.

Bu durum, devletin kendi içinde organize olamadığını, ancak sivil toplum kuruluşlarının daha çabuk organize olduğunu gösterdi.

Van, DTP belediyesine bağlı on civarında bina çökmüş vaziyetde. Ancak binaların büyük çoğunluğu oturulamaz halde. Erciş, AKP belediyesine bağlı altmış civarında bina çökmüş vaziyette geri kalanlar oturulamaz halde.

Gazeteci Banu Güven Erçiş’e gittiği zaman çökmüş binaların hesabını sormak amaçlı belediyeye gitmek istedi. Ancak gördü ki, belediye binasın da çoktan çökmüştü. Durum işte bu kadar ciddiydi.

Dikkat ettiyseniz Erciş AKP’nin , Van ise DTP’nin diye cümlelerin başında bahsettim. Bunu yapma amacım kesinlikle ayrımcılık yahut bir tarafı tutmak değil.

DTP devlete taban tabana muhalif bir parti olduğu için aldığımız duyumlara göre AKP’nin elinde beş bin çadır gibi bir sayı var ise bunun sadece yedi yüz elli tane gibi kısmını DTP’nin belediyesine veriyor. Ve zaten yağmacılığı meslek haline getirmiş olan grupların ekmeğine yağ sürüyor. Çünkü, bu durum belediye’nin önünde ihtiyaçlarını almak isteyen kişilerin elinde yeterince malzemesi olmayan belediyenin önün de kuyruk olup “belediye bize yardım etmiyor” tarzında bir anlayışını açıyor. Zaten valilik tarafından yardımların düzensiz gönderilmesini önlemek için yasaklanan yardım kamyonlarının giriş çıkışı ihtiyaçların daha da artmasına ve bu durumda doğal olarak yağmanın çıkma sebebini beraberinde getiriyor.

Kuru gıdaların dağıtımında devlet organları çok gecikti. Ancak insanlar kendi imkanları ile ihtiyaçlarını gidermeye çalıştı.

Su konusunda tahmin edebileceğiniz üzere uzun kuyrukların ardı arkası kesilmiyordu.

Halk tarafında yardımların DTP ve AKP'ye üye olanlara öncelik tanındığına dair bir iddia bulunuyor. Eğer bu söylenti gerçek ise olanın yine mazluma olduğu çok nettir. Ki bu durumu en az bunun kadar net bir şekilde ifade eden az önce anlattığım yağma olayıdır. Olan yine ve yine mazluma olmaktadır.

Muhalif bazı haber kanallarında devleti bu durumdayken pozisyon bilip yerden yere vuruyor. Ancak kendileri hiç bir şekilde yardım elini uzatmıyorlar. Bu durum da yaptıkları eleştirilerde ne kadar samimiyetsiz olduklarını göstermekte.

Bunların yanında çeşitli kurumlarda sanki para afet bölgesinde bir işe yarıyormuş gibi para kampanyaları düzenlendi. (önce ki yazımda da bahsettiğim gibi Kapitalist firmaların karlarını bırakıp bizim sırtımızdan bağış almalarını bu durumdan saymıyorum bile) Ve bunların içerisinde Samanyolu TV sözde tek başına yardım için aldığı bağış ile rekor kırdı. Ancak daha sonra anlaşıldı ki bu söylenen bağışların çok büyük oranı sadece göz boyamak amaçlıydı söylenen gerçeği yansıtmayan rakamlardı.

Tüm bunların yanında halktan alınan deprem vergisinin ne olduğu bir soru işaretiydi. Ancak bu duruma bakan Şimşek'ten bir yanıt geldi: “Duble yollar yaptık...” Bunlar üzerine “Nasıl depremde kullanılmadı bu deprem vergisi?” sorusu ise cevap bulamamıştı ki başbakan açıklama yaptı “Ne deprem vergisi, biz böyle bir vergi almadık ki?!”

Ne diyelim Allah mazluma yardım etsin. Çünkü bu topraklarda buna çok ihtiyaçları var!

VOLKAN KAHYALAR
 

1 Fikir Ver ! Görüş, Yorum, Anlayış farkı... Copyright © 2011 -- Template created by O Pregador -- Powered by Blogger Templates