10 Ara 2011

Amerika Amerika'yı yeniden dizayn ediyor!

,

Libya’da emperyalizm ve uşakları kazandı. Düşmanları Kaddafi’yi cesedi çürüyene kadar eski bir et deposunda yarı çıplak yere fırlatılmış halde tuttular, gelen geçene seyrettirdiler. Emperyalizme yakışır! Saddam’a, Usame bin Ladin’e, El Kaide Yemen’in lideri el Evlaki’ye uygulanan yargısız infazlardan sonra, tencere yuvarlandı kapağını buldu. Böyle emperyalizme böyle uşak!
Libya’da emperyalizm ve uşakları kazandı. Düşmanları Kaddafi’yi cesedi çürüyene kadar eski bir et deposunda yarı çıplak yere fırlatılmış halde tuttular, gelen geçene seyrettirdiler. Emperyalizme yakışır! Saddam’a, Usame bin Ladin’e, El Kaide Yemen’in lideri el Evlaki’ye uygulanan yargısız infazlardan sonra, tencere yuvarlandı kapağını buldu. Böyle emperyalizme böyle uşak!
Arap devriminin soldaki düşmanları hemen mal bulmuş mağribi gibi bunun üstüne atladı. “Bu ne biçim bahar, olmaz olası” dediler!
Tunus’ta piyasa İslamı seçimleri açık ara kazandı. Arap devriminin düşmanları bir başka mağrip ülkesinde yine kendilerine koz buldular. “Devrim bunun neresinde? İslamcıları başa getiren bir halk devrim yaşamış olabilir mi?”
Arap devrimi diye satılmaya çalışılan şey Amerika’nın Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmesinden başka bir şey değildir, bu insanlara göre.
Ama aynı mağribiler Wall Street İşgali hareketine ve onun izinde 15 Ekim’de dünyanın dört bir köşesinde yüzlerce şehirde sokağa çıkan kitlelere sonuna kadar sahip çıkıyor, onları yüceltiyorlar. İyi de ediyorlar.
Oysa Wall Street İşgali hareketinin internet sitesi, hareketi şöyle tarif ediyor:  “Wall Street İşgali çeşitli ırklardan, cinsiyetlerden ve siyasi anlayışlardan insanların öndersiz direniş hareketidir. Tek ortak yanımız, yüzde 1’in açgözlülüğüne ve ahlâksızlığına artık tahammül etmeyecek olan yüzde 99 olmamızdır. Amaçlarımızı gerçekleştirmek için ‘Arap Baharı’nın devrimci taktiklerini kullanıyoruz.”
Hareket, eylemlerinde “Arap Baharı” diye pankartlar taşıyor. Arap devrimine karşı gazeteler bu pankartları gösteren fotoğraflar yayınlıyor ve yine de hareketi övüyorlar. İlham kaynağı Arap devrimini yerin dibine batırıyorlar, onun izleyicilerini göğe çıkarıyorlar.
Oysa, biraz dikkatli dinleselerdi, Arap devrimini yerden yere vurmak için kullandıkları ABD yönetiminin devrimlere sahip çıkar görünen demeçlerinin aynısının Wall Street İşgali için de verildiğini duyarlardı. Wall Street İşgali’ni Obama övdü. Hillary Clinton övdü. Demokrat Parti’nin Temsilciler Meclisi grup başkanı Nancy Pelosi övdü. O zaman tek bir sonuca varabiliriz: Amerika, Amerika’yı yeniden dizayn ediyor!
Gerçek şudur: Arap devrimi (Aralık 2008 Atina isyanı bir erken haberci olarak bir kenara bırakılırsa) yeni açılmakta olan Üçüncü Büyük Depresyon döneminin ilk büyük devrimci dalgasıdır. Dünya çapında çok uzun sürmüş bir gericilik dalgasının ardından, Arap ülkelerinde ise İslamcı hareketlerin Amerikancı diktatörlüklere karşı tek kitlesel muhalif hareket olarak kalmış olduğu bir evrede, elbette ki çelişkilerle malûl olarak doğacaktır bu devrimler.
Tunus’ta piyasa İslamcılarının seçimi kazanması bunun sonucudur. Yakın dönemin son devrimci dalgası olan 1968’in merkez üssü Fransa’da 10 milyon işçinin genel grevi ve gençliğin kurduğu barikatlar, Fransız cumhurbaşkanı de Gaulle’ün ülkeden kaçmasına yol açmıştı. Ama bir ay sonra seçimi açık ara kazanan da o oldu! Mayıs 1968 de mi Amerika’nın dizaynı idi, gerici idi?
Libya ise Arap devriminin Vendée’sidir. Her devrimin içinde, bütün halkın karşı devrimci yönde ayağa kalktığı coğrafyalar olur. Fransız devriminde Vendée bölgesi bunun simgesidir. Libya’da hakim sınıf içi bir çatışma, emperyalizm işin içine girince karşı devrimci bir karakter kazanmıştır. Bunları başından beri yazıyoruz. Ama “dizayn” teorisi taraftarları karşı devrimci güçlerin barbarlığını devrimcilerin hanesine yazmaya çalışıyorlar.
Arap devrimi Wisconsin’den Madrid’e, Atina’dan Tel Aviv’e, Wall Street’ten Roma’ya uzanan yüzlerce şehirde işçi sınıfına ve gençliğe isyan şevkini ve cesaretini kazandırıyor. Bunlar dünya çapında yaklaşmakta olan bir devrimci dalganın düzenle ilk kılıç şakırdatmalarıdır.
Devrimin karşısında yer alan kendini karşı devrimciliğe mahkûm eder.
* Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Kasım 2011 tarihli 25. sayısında yayınlanmıştır. 
Not:Bu yazıyı, "Suriye ve Libya hakkında ki düşüncelerimi merak edenlere" (benim yazım dilimden bir türlü anlamayanlara karşı "özellikle başka bir kişinin ağzından anlatılan bir yazı ile" ) ithaf ediyorum. 

VOLKAN KAHYALAR  

3 Ara 2011

"Durma!"

,

Herkes Arap isyanından bahsediyor. Kimisi ona bahar diyor kimisi başka şeyler. Ancak şurası bir gerçek ki, bu isyan, “sistem karşıtı çok geniş kitlelere seslenen bir isyan.” Herkesin bu isyan karşısında kendine göre yorum ve teori geliştiriyor. Hatta bu isyanın Amerika tarafından uygulandığına dair ilginç teoriler de mevcut.

Ama bu ilginç teoriyi ortaya atanlar bir konuyu atlıyorlar. Bu isyanın başlangıcını...

Bu isyanın başlangıcını atlamak demek olayın bütününü atlamak demek. O halde gelin hep beraber olayın başladığı güne Tunus'a gidelim. Hani Muhammed Bouzazi'nin kendini yaktığı o güne...

Ama ondan da önce Muhammed Bouzazi'nin kendini yakmasının sebebeplerine bir bakmak gerek...

Muhammed Bouzazi, Üniversite mevzunu olmak için sınavlara giden ancak maddi durumunun yetersiz olmasından dolayı seyyar satıcılık yapması sonucunda sınavlara çalışamayan bir kişi.Babası o küçükken vefat etmiş bu sebeple küçük yaşta çalışmak zorunda kalan Muhammed, ailesine ekmek götürmek zorundaydı. E tabi, işten dönünce yorgunluktan dolayı uyumaktan başka zamanı kalmayan Muhammed ders çalışamadı. Ve bu sebepten de derslerden kaldı. Hoş sınavları kazansaydı da üniversite harcı verecek durumu da yoktu. Yani yine okuyamayacaktı.

Yine pazarda ekmek parası için gitmişti seyyar arabasıyla. Bir şeyler satmaya çalışırken zabıta geldi. Ve rüşvet istedi, yoksa arabasına el koyacaklarını söylediler. Ama Muhammed'in daha kazancı bile üç kuruştu onu da verirse eve hiç para götüremiyecekti. Ve zabıtaya para vermeyeceğini söyledi. Zabıta da arabasına el koymaya kalkışınca küfürleşmeler başladı. Daha sonra 5-6 kişi olan zabıta Muhammed'i dövmeye kalktı ama diğer pazarcılar Muhammed'e destek verince bu sefer zabıtalar diğer satıcılara saldırmaya başladılar. Tam bu sırada tek kalan Muhammed'e geri dönen diğer zabıtalar Muhammed'e saldırmaya başladılar. Ve ekmek parası olan arabasına el koydular.

Bu duruma isyan eden Muhammed, durumu protesto etmeki için kendini meydana atıp üstüne tineri döktü ve kıpırdamadan kendini ateşe verdi. “Ve verdiği o ateş, belki de kelimenin tam anlamıyla devrimin ateşi olmuştu.” Dersek eğer biraz erken davranmış oluruz. Çünkü, her ne kadar Muhammed Bouzazi'nin kendini yakmasından sonra devrim başladı denilse de, gerçek isyan, bir hafta kadar sonra hastaneye kaldırılan Muhammed Bouzazi'nin ölmesinden sonra duruma isyan eden arkadaşlarının sokağa çıkması ile başladı.

İşte devrimin başlangıç hikayesi işte böyle başladı. Her ne kadar basit olaylar zinciri olarak gibi gözükse de bu olayları iyi bilmek gerek çünkü her şeyi Amerika'nın yaptığını zannetmek kelimenin tam anlamıyla “ahmaklıktan” öteye gidemez.

Ve sonuç olarak isyan , TunusCezayirMısırBahreynÜrdün ve Yemen'de büyük çapta; MoritanyaSuudi ArabistanUmmanIrakLübnan ve Fasta küçük çapta olmak üzere tüm Arap Dünyasında başgösteren mitingler, protestolar ve halk ayaklanmaları başlamış oldu. Hatta bu da yetmedi, birde başka kıtalara da yansıdı bu durum. Amerika, Avrupa ... Genel grevler bir birini izledi. Kapitalistlerin ayaklarını denk alması için gürültüler başladı.

Bu gürültülerin Dünya'nın her tarafında yaşanmasının sebebini aslında Karl Marx yaptığı gözlemler ile taa.. 19.y.y.'ın başlarında şu şekilde açıklamıştı:

«
 Modern sanayinin gelişmesi, burjuvazinin ayaklarının altından bizzat ürünleri ona dayanarak ürettiği ve mülk edindiği temeli çeker alır. Şu halde, burjuvazinin ürettiği, her şeyden önce, kendi mezar kazıcılarıdır. Kendisinin devrilmesi ve proletaryanın zaferi aynı ölçüde kaçınılmazdır. »

İşte bu yüzden Marx kapitalizm'in yarattığı her ekonomik krizi büyük bir selam ile karşılardı.

Tekrar etmek gerekirse eğer yine bu sebeplerden dolayı bu durumların “amerika'nın yaptığını düşünmek,ahmaklıktan öteye gidemez” (ancak bu duruma Suriye ve Libya dahil değildir.Ki bu ülkelerde ki durumları daha sonra açıklayacağım)

Ancak bu isyanların doğru şekilde teorik olarak yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu konu da da Lenin'in şu sözü durumu özetler niteliktedir: “Teori, bütün ülkelerin işçi hareketinin genel biçimi ile ele alınmış deneyimidir. Elbette ki teori, devrimci pratikle birleştirilmedikçe anlamsız olur; tıpkı, devrimci teori ile yolu aydınlatılmadıkça, pratiğin karanlıkta el yordamıyla yürümesi gibi. Ama teori, devrimci pratikle kopmaz bir bağla birleştiğinde, işçi hareketinin muazzam bir gücü haline gelebilir, çünkü harekete güveni, yönünü tayin etme yeteneğini ve çevresinde olup biten olayların iç bağlantısını anlamayı teori, ve yalnızca teori verebilir; çünkü pratiğe, yalnızca sınıfların bugün nasıl ve hangi yönde hareket ettiklerini değil, aynı zamanda yakın gelecekte de nasıl ve hangi yönde hareket edeceklerini de anlamasında teori, ve yalnızca teori yardım edebilir. 


İşte tam burada işçi hareketlerini doğru bir biçimde yönledirecek olan öğrenciler devreye girmelidir.
Yoksa bu durum kargaşadan başka Hiçbir şey meydana getirmez. Ki bu durum devrim alevinden saman alevine doğru gidip bir anda sönme eylemi gösterir.

Yine tam burada gerçek öğrenci örgütlenmelerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Yani kendi haklarını almak haricinde öğrenci hareketleri aynı zamanda ulusal bir hareketten öteye gidemeyen yahut gidemeyecek olan eylemlerini, emperyalizm ile savaş boyutuna getirmeleri için emekçilere Enternasyonal  bazda destek vermeleri gerekmektedir.



Hadi bakalım,işimiz hiç kolay değil. Eğer Tanrı varsa size yardımcı olsun, yoksa siz kendinize yardımcı olun. Çünkü bunun tam zamanı, hemde tam!

VOLKAN KAHYALAR 
 

1 Fikir Ver ! Görüş, Yorum, Anlayış farkı... Copyright © 2011 -- Template created by O Pregador -- Powered by Blogger Templates