28 Eki 2010

Selam olsun size Cumhuriyet düşmanları!

,
Selam olsun size Atatürk’ü önceden anlamayan ve halende anlamamakta direnenler…

Selam olsun size “Şeriat isteruk” diye bir yerlerini yırtan ancak Şeriat’ın daha ne olduğunu anlamayanlar!

Selam olsun size Atatürk’ü daha tanımadan Kuran-ı kerim’e bastığı palavrasını uyduranlara!

Selam olsun size Kuran-ı Arapça okurken anlamayan ama Atatürk sayesinde artık okuduğunu anlayan ama yinede çıkıp dinimizin diline karışıyorlar diyebilenler!

Selam olsun size futbol futbol diye bir yerlerini yırtıp aynı söz konusu vatan olunca da önce takımım sonra vatanım diyebilecek kadar düşebilenlere selam olsun!

Selam olsun size lafa gelince Cumhuriyetçi ama iş icraate gelince hiçbir şey yapmayan sadece çalmak ve kolay yoldan para kazanmak için her şeyi deneyenler…

Selam olsun size sürekli para alan ama para vermeye gelince bir kuruş vermeyen sözde Cumhuriyetçi patronlar!

Selam olsun size magazin vere vere insanların beynini saman yapan gazeteciler!

Selam olsun size, şehit analarını ağlata ağlata gözlerinden yaş değil kan fışkırtan göz pınarlarını kurutan sonrada utanmadan çıkıp analar ağlamasın diyebilenler…

Selam olsun size, bugün terörü sadece Kürtçülük olarak görenler…

Selam olsun size, satılık kalemler…

Selam olsun size, halkın parasını kendi parasıymış gibi yatlar katlar alanlar…

Selam olsun size örflerimize adetlerimize karışanlar…

Selam olsun size, Türk dilinin içine edenler…

Selam olsun size, “barış” karşıtları…

Selam olsun size, O’cu Bu’cu diye ülkeyi önce ayıranlar sonrada utanmadan gelip “bizde O’cu Bu’cu yoktur. Biz kardeşliği istiyoruz.” Diyenler…

Selam olsun size, Demokrasi demokrasi diye bir yerlerini yırtıp sonra demokrasi adına hiç ama hiçbir şey yapmayanlar!

Selam olsun size, Yök’ü ele geçirmeden Yök karşıtı olan. Ancak Yök’e kendi adamlarını yerleştirdikten sonra Yök’çü olanlar!

Selam olsun size, işine gelince Türkiye hukuk devleti işine gelmeyince bu ülkede hukuk mu var sanki! Mantığıyla ilerleyen geri zihniyetler!

Selam olsun size, vatanın birlik ve beraberlikten geçtiğini anlamayan ve bunu faşistlik olarak gören zihniyetler…

Selam olsun size, Askerleri içeri tıka tıka terörle silahlı mücadele yapabilecek kişi bırakmayan zihniyet…

Selam olsun size, Zonguldak da ki ölen madencilerimiz için “iyi öldüler” diyen zihniyet…

Selam olsun size, kadınlarla erkeklerin neden eşit olduğunu halen anlamayan zihniyetler…

Selam olsun size, donumuzu bile özelleştirenlere…

Selam olsun size, kendi dinleyince “özgür sistem” başkası dinleyince “suçlu sistem” diyen zihniyete…

Selam olsun size, Su akar yolunu bulur diyen gerçek vatanperver’i öldüren kirli eller…

Selam olsun size, dini kullananlar…

Selam olsun size, dini siyasete alet edenler…

Selam olsun size, Tam bağımsızlığı savunanları astıranlar sonrada buna üzülmüş “gibi” yapanlar!

Selam olsun size, Ülkeyi tam bağımlı yapmak için elinden geleni ardına koymayanlar!

Selam olsun size, önce ormanı yanan köylüye merak etmeyin size ev vereceğiz diyip sonra TOKİ yaptırıp en sonunda da işte ev yaptık size kredi ile ev verebiliriz diyenler…!

Selam olsun size Cumhuriyet bayramını sadece tatil olarak gören zihniyet!

Selam olsun size…

Size bir türlü yıkamadığınız Cumhuriyetden çok büyük, anlayamayacağınız kadar büyük hem de kocaman bir Selam getirdim!

Suratınıza tokat gibi çarpacak O nefret ettiğiniz sanki bir yerlerinize “batıyormuş” gibi hareket ettiğiniz Cumhuriyetin kurucuları olan Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarından, taşıması ağır bir selam getirdim!

Selam olsun size! “Vatansızlar!”

VOLKAN KAHYALAR

24 Eki 2010

Kılıçdar'ın durumu ne olacak?

,
Kaset olayının hemen sonrasında yazdığım yazımda: “Kılıçdaroğlu'nun devlet adamı olduğuna inandığımı ancak sistemin onu yok etmeye çalışacağını”belirtmiştim...

Yanılmışım...

Sistem kılıçdaroğlu'nu yok etmedi. Aksine onu kendi tarafına çevirdi...

Artık Kılıçdaroğlu'nun iktidara geleceği konusunda güvenim tam...

Bunu, Kılıçdaroğlu'nun türbanna karşı verdiği tepkiden, ABD'nin Ecevit iktirarında ekonomi'nin yok olması için gönderilen (yani ABD'ye göbekten bağlanmak için) ki daha sonra ekonomi bakanı olan Kemal Derviş'den destek istemesinden, AB'ye gidip partisine destek istemesinden ve iktidar ile Baykal kadar zıtlaşmamasından anlıyabiliyorum...

Aslında sadece bu sebepler olsa iyi...

Ama değil...

İktidara bir türlü gelemeyn Baykal bu saydıklarımın hiç birisini yapmamıştı...

Bunun yanında bazı güçlerin, “oy kullanacağını bile unutan” ve “arkadaşlarımız çalışıyor bu konuda diye diye insanları fazlasıyla oyalayan ancak sonunda tek kelimeyle fıs çıkan” projeleriyle sistemin başbakan olmasını isteyebilecek sayılı adaylardan bir tanesi...

Ki bunu en iyi ABD'de bile W.Bush kadar “zeki(!)” birini başa getiren sistemden anlayabilyoruz...

Seçim öncesi prova olan referandum da her ne kadar evet çıksada AKP'nin nasıl hezimete uğradığını ve oy kaybettiğini söylemiştim... Bu beklediğim bir sonuçtu. Bu durumu önceki yazılarımda belirtmiştim...

Önce ki yazılarımda da belirttiğim gibi ABD'nin başına hangi iktidar gelse ABD'ye direk yahut dolaylı bağlı olan her iktidar kaybeder. Yerine ABD iktidarı ile anlaşabilecek iktidarlar kazanır...

Bunu “Özal dönemine de benzetebiliriz. Çünkü Özal'a da ölene kadar hiç gitmeyecek demişlerdi. Ancak ABD iktidarı değişti ve Özal'da değişti...

...

Sonra...

Kaset olayından hemen sonra yazdığım gibi Baykal'ın çıkıp “Florida da ki dostuma teşekkür ediyorum” demesi yıllardır görevde olan Baykal'ın gitmesi ile “böyle muhalefete can kurban” diyen iktidarın gitme seslerinin başladığının göstergesidir.

Her ne kadar, her zaman olduğu gibi CHP'nin satılık üst kesimi ABD'ye yanaşsa da alt aydın kadro ülkenin aydınlanması açısından emperyalizme tehdit oluşturduğu için önceden de belirttiğim gibi CHP'nin yanına milliyetçi bir partiyi'de yani MHP'yi koyacağının göstergesidir. Ancak oy kaybının çok büyük olduğu (Ki bunu seçim öncesi referandumda görebiliyoruz) bu partinin tepki oyların tekrar kendi tarafına çekmesini sağlamak için bir şekilde yakın zamanda bahçeli gidecektir...

Tüm bu sebepler Kılıçdar'ın iktidara gelmesini sağlayacaktır...

Bu genel tekrar gibi olan yazımda, bana “Kılıçdar hakkında ne düşünüyorsun?” Diyenlere yönelik bir cevap niteliğindedir...

VOLKAN KAHYALAR

23 Eki 2010

Çok kısa...

,
Napalyon bir gün bir savaşa girer. Ancak bu savaşı kaybeder.

Hemen bu vaziyetin sebebini öğrenmek için komutanını çağırır.

“Neden savaşı kaybettik?” Diye sorar.

Komutan: “Efendim üç sebebi var.” Deyince

Napolyon hemen meraklanıp sorar: “ Nedir bu 3 sebep?”

-Efendim, birincisi topumuz bitti...

Napolyon, komutan daha 2. sebebi söylemeden hemen araya girer.

Ve şöyle der: “Tamam o zaman diğerlerini anlatmana bile gerek yok...”

...

Ben bu hikayeyi neden anlatıyorum?

Çünkü, Avrupa'nın yahut gelişmiş her hangi bir ülkede yapılan her hangi bir “yanlış” hareket sonucunda hükümet yahut vekil istifa ederken, başta iktidar olmak üzere bizde her kim olursa olsun böyle bir şey yapmıyor...

Ancak “lafa gelince” birileri çıkıp “Avrupa'nın terbiyesizliğini aldık. İlimini bilmini aklını değil” demesini gayet iyi biliyor...

Kim olduğunu söymeyiceğim çünkü sizler kim olduğunu gayet iyi biliyorsunuz...!

Bana kalırsa tek bu sebep bile “birilerini” sevmemem için yeterde artar bile...

Aynı Napolyon'un “diğerlerini anlatmana gerek bile yok” dediği gibi...

Not: Bir tarafın “elemanları” bana çıkıp neden sevmiyorsun daha açık anlatır mısın?” Diyebilmelerini engellemek için eski yazılarımı okumalarını tavsiye ediyorum. Çünkü kimse kusura bakmasın o “birilerinin” yaptığı hataları bir yazıda sayacak kadar vaktim yok...

Bilmem anlatabildim mi?

...

VOLKAN KAHYALAR

Çok kısa...

,
Napalyon bir gün bir savaşa girer. Ancak bu savaşı kaybeder.

Hemen bu vaziyetin sebebini öğrenmek için komutanını çağırır.

“Neden savaşı kaybettik?” Diye sorar.

Komutan: “Efendim üç sebebi var.” Deyince

Napolyon hemen meraklanıp sorar: “ Nedir bu 3 sebep?”

-Efendim, birincisi topumuz bitti...

Napolyon, komutan daha 2. sebebi söylemeden hemen araya girer.

Ve şöyle der: “Tamam o zaman diğerlerini anlatmana bile gerek yok...”

...

Ben bu hikayeyi neden anlatıyorum?

Çünkü, Avrupa'nın yahut gelişmiş her hangi bir ülkede yapılan her hangi bir “yanlış” hareket sonucunda hükümet yahut vekil istifa ederken, başta iktidar olmak üzere bizde her kim olursa olsun böyle bir şey yapmıyor...

Ancak “lafa gelince” birileri çıkıp “Avrupa'nın terbiyesizliğini aldık. İlimini bilmini aklını değil” demesini gayet iyi biliyor...

Kim olduğunu söymeyiceğim çünkü sizler kim olduğunu gayet iyi biliyorsunuz...!

Bana kalırsa tek bu sebep bile “birilerini” sevmemem için yeterde artar bile...

Aynı Napolyon'un “diğerlerini anlatmana gerek bile yok” dediği gibi...

Not: Bir tarafın “elemanları” bana çıkıp neden sevmiyorsun daha açık anlatır mısın?” Diyebilmelerini engellemek için eski yazılarımı okumalarını tavsiye ediyorum. Çünkü kimse kusura bakmasın o “birilerinin” yaptığı hataları bir yazıda sayacak kadar vaktim yok...

Bilmem anlatabildim mi?

...

VOLKAN KAHYALAR

19 Eki 2010

Evet sayın "seyirciler!"

,
Şimdi haberler...

Abdullah gül soyadından da anlaşılacağı üzeri yine gülüyor. “Sanki Cumhuriyet çok iyi yerdeymiş gibi...”

Arınç ise yine,

Her zaman ki gibi...

Sürekli...

Her daim...

Monoton bir halde...

Tekrar tekrar ağlıyor... Aynı Fetullah gibi...

Hazır Fetullahtan girdik devam edelim sayın “seyirciler”...

Fetullah Gülen, bu sefer amerikanın isteği üzerine “gülmeye” başladı...

Peygamberin vefatına üzüldüğünü söyleyip sürekli ağlayan Fetullah, bu seferde Obama'nın onu taktir ettiği için, KPSS ile Türkiye'ye adamlarını önemli yerlere yerleştirdi ve yargı kontrolünde diye sevinçten kahkalar attı...

Sonunda da ağlamaya çok alışan Fetullah, bu seferde sevinç göz yaşları döktü...

Kılıçtaroğlu: “Fetullah aslında iyi birisidir” dedi.

MEB bakanı, “kızlar neden okuyor? Samimi söylüyorum. Evde oturup koca beklesinler” dedi.

Bahçeli tahriklere kapılmaması için

Yine...

Her zamanki gibi...

Her daim...

Tekerrür eder gibi...

“Hiç bir şey söylemedi”

Başbakanımız Tayip Erdoğan, “herkes eşittir ama erkekler daha eşittir.” Dedi...

Ve sayın “seyirciler”

3.Köprünün adının 5. köprü olarak konulacağı bildirildi. Bu açıklama acaba 4. ve 5. Köprü de mi yapılacak? Sorularını da beraberinde getirdi...

Spor bakanı; “Halkımız, hep avrupanın terbiyesizliği, piçliği,pezevenkliğini mi alacak! Birazda onların kazanmış olduğu derecelerini alsınlar istiyoruz!” Dedi...
Ergenekondan bu seferde başbakanımızı üsütünden atan atın yavruları hüküm giydi... Yetkililerden gelen açıklamaya göre: “başbakanımızın canı yandı başka canlar yanmasın. Başbakanımızı üstünden atan at ölmüş olabilir ama yavruları da o ölen atın kanını taşıyor. Tehlike kapıdadır. Aksi halde bu durum demokrasiye yakışmaz. Kaldı ki, suçluların ülkeden kaçma ihtimali üzerine bunu yaptık” denildi.

Flaş Flaş...

ABD biliminsanları , insanın insan olmadığı için Dünya'nın kötüye gittiğini iddia ettiler...

Dünyanın oluşumu yine keşfedilemedi... Yine aksilikler(!) bilim adamlarının peşinin bırakmadı.Ölenler, yaralananlar,tehdit alanlar vs. Yetkiliden yapılan açıklamaya göre: “bu aksilikler tamamen tesadüf”


İngilterede bir araştırma şirketinin yapmış olduğu araştırmaya göre,

Yine...

Her zamanki gibi...

Her an olduğu gibi...

Her daim...


Müslümanlar hristiyanları, hristiyanlar ise müslümanları terörist olarak görüyorlar...

Yine ülke 2'ye bölündü... Ama bu sefer “Kadın – Erkek” diye...

Ve yine...

Her zamanki gibi...

Her daim olduğu gibi...

Bu olaylar bitmez...

Ama benim yazımı bitirmem lazım... O yüzden son sözleri toparlamam lazım...

Şöyle diyeyim...

Bir ülkenin durumunu bildiğiniz üzere en iyi oranın o zamanki şarkıları anlatır...

Ve bizim şarkıcıların şarkıları 2-3 sözü geçmediği halde 20 dk boyunca 50 kere nakarat yapıyor...

VOLKAN KAHYALAR

14 Eki 2010

Melemen ve inek olayı(!)

,
Canımda bir melemen çekti ki sormayın gitsin...

Şöyle doğruyacaksın biberi, soğanı, domatesi... Sonra kıracaksın yumurtayı...

Of of...

Neyse daha fazla canımızı çektirmeden konuya gireyim...

Önce bu melemen bekar yemeğiydi...

Hatta insanlar bekar birisini gördüklerinde “melemen mi yapıyorsun her gün?” Diye şakalaşırlardı...

Çünkü melemen hem ucuzdur hemde yapması kolaydır...

Ama artık bunlar eskide kaldı...

Çünkü...

Domatesi unutun artık... Fiyatlar uçmuş vaziyette...

E yumurta desen kendi çapında rekor kırıyor...

Yani artık melemen zengin yemeği...

Yahu yeter şu zamana kadar zengini besledikleri! Birazda bekarı beslesenize...

Bakın demedi demeyin yakında ithal et gibi bunlarada yabancı sermayeyi açarlar. Zaten bitmiş olan çiftçi daha beter çöküşe uğrar...

Sonra birde...

Doktorlar çıkıyor diyor ki : “Süt içsin çocuklar...Çünkü kemikleri gelişsin... Sağlıklı olsun...”

Doğru diyorda sanırım hemen hemen her doktorun özel muaynesi olduğundan dolayı parasının “gani” olduğunu düşününce halkın durumunu unutması ve dolayısıyla süt'de süt demeleri normal...

Ama artık onları birilerinin uyarması gerekiyor. Ve onları gönüllü olarak uyaracak kişi benim!

Süt fiyatları domates fiyatı ile yarışıyor!

Sonra o “sözde” iktisadı bitiren başbakanımız çıkıp meydanlarda haykırıyor: “3 çocuk yapın! Soyumuz ilerlesin!”

Doğru diyor soyumuz ilerlesin ama...

İnek sayımız az...

Doğal olarak sütümüzde...

E tabi fiyatlarda uçuyor...
unutmayın ki süt enerji verir ve ayıptır söylemesi enerjisiz çocuk olmaz...

Bakın!

Ne kadar çok fiyat uçarsa okadar çok ülkeye ithalat gelecek demektir... Çünkü bunların ekonomi anlayışı böyle...

Ki bu durumu gösteren etin durumu ortada!

Çözüm mü? Çok basit aslında... 3 çocuk değil... 3 inek!! ve 3 domates...!!

Yani anlayacağınız biz bir enerjimizi toplayalım da sonra hem 3 çocuk hemde tarlalarda “birilerinin” atmış olduğu böceklerle uğraşalım!

E tabi bunun içinde 3 inek şart!

...

VOLKAN KAHYALAR

10 Eki 2010

2.ciner ve doğan olmasın diye...

,
Son zamanlarda basının durumunu hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum...

Muhalif basın tek tek susturuluyor... Yahut açıkları bulunup görüşleri değiştiriliyor...

Bunun örnekleri arasında ilk olarak Cihaner grubunu gösterebilirim. Cihaner grubu, bildiğiniz üzere önceleri ATV'nin sabibiydi.

Ancak grup iflas edince hükümet ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde Türkiye'nin %20'lik bor fonu bu gruba aktarıldı. Bunun karşılıksız olduğunu düşünmediniz heralde?

Evet bunun bir karşılığı vardı. İleride Cihaner grubu, hükümet istediği onları anda onların icraatlerini öven haberler yapacaktı.

Peki neden direk bu durum sonradan yapılmaya başlandı?

Çünkü, laik kesimin önce güveni kazanılacak daha sonra bu güven ile AKP iktidarına oylar kaydırılmaya çalışılacaktı. Böylece iktidarın basını kullanma amacı resmen hedefine ulaşacaktı.

Bunun ispatı olarak da kanalın önemli bölümlerine gerici zihniyeti yahut Fetullahçı diyebileceğimiz zihniyeti koymasını gösterebiliriz.

Bu zihniyetler kimler demenize gerek yok aslında. Çünkü bu zihniyeti tanımamız için kanalı biraz takip etmemiz bile yeterlidir aslında.

Bu sisteme bir örnek daha vermek isterim...

Bildiğiniz üzere Doğan gruba yapılanlar ortadadır...

Aslına bakarsanız Doğan grubunun ve Ciner grubunun önceden de pek ahlaklı olduğu söylenemez . Ancak başta da bahsettiğim gibi muhalif gibi gözüken habercilerin tasfiyesi gerek basın özgürlüğü gerekse iktidarın ne kadar dürsüt olduğunun öğrenilmesi açısından çok önemlidir.

Konu konuyu açıyor...

Hiç dikkat ettiniz mi? Doğan gurubu önceden muhalif davranırken borçlarından sonra insanların bilinç altına hitap eden iktidar yanlı haberler verilmeye başlandı...

Zaten emperyalizme hizmet eden diziler ve magazin programları ortadayken birde haber programlarının tasfiye edilmesi sayesinde iktidarın daha çok güçlenmesi istenmektedir.

Her ne kadar yapılan kamuoyu araştırmalarında basının insanların düşüncesine etki etmediği sonucu çıksada unutlamamalıdır ki insanların kemikleşmiş düşüncelerinde bile basının rolü çok büyüktür.

Özellikle bizim gibi kitap okumayan toplumlarda bu durum daha net gözükmektedir.

Basın o kadar önemlidir ki, bilinçaltına yerleştirilen en önemli yetkimiz olan seçme hakkı bile önemsiz boyuta gelmiş. Bu durumda doğal olarak istatistiki açıdan güçlünün daha güçlü güsüzsün ise daha güçsüz olması sonucunu getirmektedir.

Bu durumda yine doğal olarak demokrasi ortamını engellemekte azınlıkların ezilmesine kadar giden bir sürece göz yumulmaktadır.

Böyle bir ortamda yine ülkemizde görüldüğü gibi senin tarafın benim tarafım gibi ayrımcılık ortamı yaratılmakta ve ülkelerin milli birlik ve beraberliği ortadan kalktığı için bu durum ülkenin sonunu hazırlamaktadır.

Ki bu zincirleme olaylar kan ile beslenen emparyalizme hizmet etmektedir.

Bunları engellemek için tek yapılması gereken durum kitap okumaktır. Ne kadar çok kitap okunursa o kadar çok bilinçleneceğimizden dolayı 2. Ciner ve Doğan grubu vakalarının önüne geçilmiş olunacaktır.

...

VOLKAN KAHYALAR

7 Eki 2010

Pardon...

,
YÖK'ün İstanbul üniversitesine dağıttığı yönetmelikde “bundan sonra meclis'de karar her ne olursa olsun okul'dan yahut sınıflardan disiplin cezası olan ya da türbanlı olduğu için kişiler çıkartılmayacak. Çıkaranlar hakkında soruşturma başlatılacak.

Bu ne anlama geliyor?

Şu anlama geliyor: “ Ben meclisi filan takmam.Karar her ne olursa olsun ben kendi bildiğimi okurum.” Anlamına geliyor.

Yani anlayacağınız, halkın seçtiği meclisi takmam! Demek oluyor bu...

Alın size dikta yönetim!

Ne oldu da YÖK'ün başkanı değişene kadar hükümet, YÖK karşıtıyken YÖK başkanı değişince YÖK taraftarı oldu?!

Ne hakla resmen yönetmelik adı altında “kanun hükmünde kararname yayınlarsınız?!”

Evet evet bu resmenkanun hükmünde kararnamedir!

Peki nedir kanun hükmünde kararname?

Kanun Hükmünde Kararname Yasama organının (meclisin) konu, süre ve gayeyi belirleyen bir yetki kanunu ile verdiği veya doğrudan doğruya Anayasa’dan aldığı yetkiye dayanarak hükümetin çıkardığı kanun gücüne sahip bir kararname. Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) de kararname çeşitlerinden biridir Bkz. Kararname). Fakat parlamentonun tasdikine sunuldukları için ve tasdik edildiklerinden kanun güç ve kuvvetindedirler. Yani tatbikatta, bir kanunun sahib olduğu güç ve kuvvete maliktir.
Bu tanımlardan anlamayanlar için şöyle açıklayim: “Burada resmen deniliyor ki: “Ben dikta yönetiminde olduğu şekilde (bakın gibi demiyorum) sizlere istediğimi yaparım. Ki bu durum aynı şekilde yönetmelik de de geçmektedir.

Peki kanun hükmünde kararname ne zamanlar kullanıldı?

Resmen, darbe döneminde yahut darbe dönemine hazırlık aşamasında kullanıldı!

Yapılanlar açıktı aslında o zamanlar...

Hükümet, kanun hükmünde kararname çıkartılıyor ve istediğini istediği zaman alıp götürüyordu.

Anlayacağınız darbe tarafından kurulan YÖK, doğal olarak görüldüğü üzere darbe sistemine hizmet etmekte!

Yani, YÖK'ün sırf kendisinin eğitime bir darbe olduğunun en büyük kanıtı olarak sadece bu kararnamedir diyebiliriz!

Pardon kararname mi dedim? Yönetmelik olacaktı o...

VOLKAN KAHYALAR

Yakında...
kılıçdaroğlu'nun durumu ne olacak?
Basının durumu ?
Hanifi Avcı...

4 Eki 2010

AFİYET OLSUN!

,
Ben 3.küprüye karşıyım çünkü, üçüncü köprü trafik için bir çözüm değil aksine daha kötü olmasına yol açacak bir sebeptir! Bunun en büyük kanıtını köprünün bağlanacak güzergahına bakarak anlayabilirsiniz.

Ben 3.köprüye karşıyım çünkü, 2 milyon ağaç yok olacak!

Bu şehrin bir köprüye dahi ihtiyacı yoktu ki 3.köprü'ye ihtiyacı olsun...

3.köprü olması demek tüketim çılgınlığının dolaylı dahi olsa daha çok müşteri geliyor diye daha çok alışveriş merkezi olması anlamına geliyor. Bu da tüketim çılgınlığının daha beter artması anlamına geliyor!

3.köprünün yapılması demek yapılacak köprünün yakınında arazisi bulunan meclisten bazı kişilerin yüksek fiyatlara bu arazileri satması ve dolayısıyla bu köprü yapımından lemalanma durumunun gerçekleştirilmesı demek!

3.köprünün projesine verilen izin ile inşaat firmasının yapmış olduğu yıkımlardan anlaşıldığı üzere yapılan proje bir birini tutmuyor. Ki bu yasaya aykırı!

Her ne kadar karşı olsak da İstanbula bir şekilde yapılmış iki köprü yeterli. Bu 3.köprüye harcanacak masrafı doğuda eğitime ve yeni istihdamlar yaratmaya harcansa terör azalmaz mı?

Bu kadar sebep olmasına rağmen halen “yok kardeşim ben yinede 3.köprü istiyorum” diyorsanız. O takdirde size sizin anlayacağınız dilde bir cümle söyleyeyim. “Havalar ısındığında şöyle güzel bir mangal yakıp, ağaçların altında keyif yapmak istediğiniz takdirde orada o ağaçlar olmayacak! Yani mangalla baş başa kalacaksınız... E o zaman size afiyet olsun!”

VOLKAN KAHYALAR

3 Eki 2010

Silivri'ye açık mektubumdur!

,
Bu yazı, Silivri Cezaevinde yatmakta olan kader değil iktidar kurbanlarına ithafen yazılmıştır.

Bu yazı, benim için iktidar kurbanlarına moral vermek haricinde başka bir öneme de sahiptir. Sahiptir çünkü, bu yazı şu zamana kadar yazmış olduğum tüm yazıların genel bir sentezidir.


Selam olsun sizlere “Bu memleketin gerçek sahipleri!”

Bu mektubu yazmadan önce kaç defa doğru sözcükleri seçmek amaçlı yazıp sildiğimi hatırlamıyorum bile... Çünkü Birkaç kelime ile durumumuzu anlatmak gerekirse “kelimelerin bittiği yerdeyiz.”

Ancak buna rağmen umutlu olunuz. Umudunuzu Hiçbir zaman yitirmeyiniz. Mutlu yarınlar kapıdadır.

Bunu bazılarının dediği gibi hislerime dayanarak söylemiyorum. Bunu elle tutulur kanıtlarla söylüyorum.

Ancak bu kanıtların başlangıçta sizler gibi gerçek vatanperverlerin hoşuna gidecek kanıtlar olmayacağını belirtmek isterim. Ancak buna rağmen mutlu olunuz. Çünkü o günlerde bugünler gibi bizlerin sabırı sayesinde “hemen” geçecek.

Unutmayınız ki kurtuluş savaşının olgunlaşma dönemi dahi belli bir zaman olgunlaşmayı bekledi.

Sözlerimi daha fazla uzatmadan sizleri içeri attıran zihniyetin çok yakın bir zamanda gideceğini “ elle tutulur bazı ispatlarlarımla” sıralamak istiyorum.

Bildiğiniz üzere ortadoğu, ABD ve İsrail açısından inanılmaz derecede önemi olan bir bölge. Ve bu bölge yine bildiğiniz üzere stratejik konumu gereği Türkiyeden yönetilmek istenmektedir. İşte bu sebeplerden dolayı ABD ve İsrail açısından Türkiye de bulunması gereken “kukla” hükümet çok önemlidir. Ancak tahmin edeceğiniz üzere bu durum için halkın bilinçlenmemesi ile gerçekleşebilecek bir durumdur.

Ancak tüm bunlara rağmen yakın tarihde ki İran örneğinde de gördüğümüz gibi getirilen kuvvetler almış olduğu destek sayesinde kendini başa oturtan kişileri takmaz olmuştur. Böyle durumda da açık olarak görülmektedir ki ABD ve İsrail hemen bu kukla hükümeti tasviye eder.

Bunun belirtilerini İsrail Cumhurbaşkanına yapılan Davos rezaletinden sonra açık olarak görmekteyiz. ABD ve İsrail gayet iyi biliyorlar ki eğer AKP iktidarı tasviye edilmez ise bu takdirde Türkiye açık ve net bir biçimde İran'a dönecektir. Bu durum da da ABD ve İsrail anında siyonist ilan edilecek ve tabi ki ABD ve İsrail'in hiç istemediği dayanılmaz sonu olan BOP projesi tamamen ortadan kalkmış olacak.

İsrail ve ABD açısından ortadoğuyu Türkiye tarafından yönetmek ne kadar önemli olsada, kendi açılarından çıkan aksilikleri tamamen ortadan kaldırmak amaçlı olarak işe tamamen el atmak maksatlı ikinci İsrail planı da BOP projesinin yatması ile ortadan kalkacaktır.

Bunların yanında başka sebepleri de sıralamak mümkün...

ABD'nin başına hangi düşünceden biri gelirse gelsin ABD'ye göbekten bağlı yahut yarı bağımlı olan tüm ülkelerde şu zamana kadar her zaman için gelen kişinin düşüncesine kim daha yatkın ise onlar iktidara getiriliyordu. Emparyalizm var olduğu sürece de bu sistem böyle sürüp gidecektir. Yani daha açık bir örnekle ile açıklamak gerekirse eğer, ABD'nin başına sözde demokrat birisi geldiği surette ABD'ye bağlı tüm ülkelerde demokrat yahut demokrat düşünceye yakın kişiler ülkelerinin başına getirilmektedirler. Bunun paralelinde Obama'nın gelişiyle de aynı şekilde AKP iktidarı ortadan kalkacaktır. Ancak şurası bir gerçektir ki. AKP gidene kadar (yani önümüzde ki seçimlere kadar) ABD onlardan yararlanacaktır.

AKP'nin gideceğine dair ispatlarım daha bitmiş sayılmaz. İzninizle devam ediyorum...

Bunların yanında İsrail'e gönderilen ve resmen oy kokan gemi olayının yorumlanmasında AKP'nin iktidara gelmesinde büyük payı olan Fetullah Gülen (Yani Bir ABD ajanı olarak dolayısıyla ABD'nin açıklamaları) bildiğiniz üzere AKP'yi değilde İsrail'i haklı bulmuştu...

Bunun üstüne birde Deniz Baykal'ın saçma bir kaset olayından sonra (her ne kadar aksi çeşitli kurumlarla ispatlanmış olsa da) yinede çıkıp genel başkanlıktan istifa ediyorum demesi. Ancak bu sırada da Fetullah 'a teşekkür mesajı göndermesi. Hatta Fetullah ile görüştüğünü söylip görüşünün belirlenmesinde Fetullah'ın olduğunu ima eden hareketlerde bulunması. Durumları yukarıda saydığım durumları ispatlar niteliktedir.

Baykal olayı'nı biraz daha açmak istiyorum. Çünkü burası mektubun tamamı boyunca en önemli kısımdır. Şöyle ki: CHP gibi bir partinin başında Baykal gibi bir kişinin durması durumunda bildiğiniz üzere tepki oyları olarak AKP'ye ve hatta MHP'ye bile yansımıştı. Hatta bu duruma karşılık olarak AKP'den çeşitli şekillerde “böyle muhalefete can kurban” demesine dahi yol açmıştır. Hal böyle iken, AKP'nin saçma sapan bir kaset hazırlıp Baykal'ı tasfiye etmeye çalışması kadar salakça bir durum yoktur. Bunu resmen Fetullah(ABD) Akp'yi tasfiye etmek amaçlı yapmıştır.

Bu mektup da yapılan seçim ve yazılım hilelerini saymıyorum bile...

Ancak tüm bunların yanında CHP'nin başına kılıçdaroğlu'nun gelmesi ile birlikte partiye olan tepki oyları resmen CHP'ye fazlasıyla geri dönüş sağlamıştır. Bunu en çok da MHP'nin kendi Hiçbir şehrinden çıktamadığı referandum “hayır” oyları ile ortaya koymaktadır.

Her ne kadar AKP gariban tek başına savaşıyormuş gibi kendini göstermiş olsa da PKK – AKP- BDP arasında ki anlaşma sayesinde bir kesimin referandumu boykot etmesi ile çoğunluk gibi gözüken oyların AKP'ye yaraması ve bunun yanında çeşitli partilerin AKP'ye destek vermesine rağmen CHP'nin %42 lik kesimin en az %35'ini kendine yazdırması ve referandum da AKP'ye oy vermiş olan kişilerin kendi partilerine geri dönecek olmaları. CHP'nin ne kadar güçlü AKP'nin ise %58 oy potansiyeline sahip olmadığını aksine oy kaybına uğradığını göstermektedir.

Emperyalizm yıkılıyor. Bunun farkında... Her şeyin sonu olduğu gibi onun da sonu geliyor. İşte bu yüzden çeşitli yöntemler deniyor. Hatta sosyalizmden dahi örnekler almaya çalışıyor.Bunu en iyi bir biçimde Obama'nın ABD'nin başına getirmesi ile anlıyoruz.

Karl max sistemin nasıl işlediğini gayet güzel anlatmıştı. Şu anda da isim değişikliği ile aynı şekilde devam ediyor. Ekonomik sistemler balon gibi şişmekte. Ve bu balonun belli bir esneme payı var. Bu pay fazlasıyla zorlanıyor. Ve çok ama çok yakında patlayacak. Yani, emperyalizm son durağa yaklaşıyor. Bu durumda sahneye gerçek vatanperverler çıkacaktır.

Bunun en büyük sebepleri sizlersiniz. Halk her ne kadar yavaş da olsa bilinçleniyor. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi sizlersiniz. Her şeye rağmen korkusuz olmanın ne demek olduğunu sizler bizlere gösterdiniz.

Bu ülkenin devrime gitmesine ramak kaldı...

Dayanın her zaman yanınızdayız....

Mektubumu Barış Manço'nun bir mısrası ile Emperyalizm ve Devrime ithafen bitiriyorum....

Selamlar...

Hayır hayır boşuna yalvarma inanmıyorum sana
Hayır hayır gözyaşına da hayır inanmıyorum sana
Hayır hayır yüzbin kere hayır acı çektirme bana
Hayır hayır yüzbin kere hayır inanmıyorum sana

VOLKAN KAHYALAR
 

1 Fikir Ver ! Görüş, Yorum, Anlayış farkı... Copyright © 2011 -- Template created by O Pregador -- Powered by Blogger Templates