3 Eki 2010

Silivri'ye açık mektubumdur!

,
Bu yazı, Silivri Cezaevinde yatmakta olan kader değil iktidar kurbanlarına ithafen yazılmıştır.

Bu yazı, benim için iktidar kurbanlarına moral vermek haricinde başka bir öneme de sahiptir. Sahiptir çünkü, bu yazı şu zamana kadar yazmış olduğum tüm yazıların genel bir sentezidir.


Selam olsun sizlere “Bu memleketin gerçek sahipleri!”

Bu mektubu yazmadan önce kaç defa doğru sözcükleri seçmek amaçlı yazıp sildiğimi hatırlamıyorum bile... Çünkü Birkaç kelime ile durumumuzu anlatmak gerekirse “kelimelerin bittiği yerdeyiz.”

Ancak buna rağmen umutlu olunuz. Umudunuzu Hiçbir zaman yitirmeyiniz. Mutlu yarınlar kapıdadır.

Bunu bazılarının dediği gibi hislerime dayanarak söylemiyorum. Bunu elle tutulur kanıtlarla söylüyorum.

Ancak bu kanıtların başlangıçta sizler gibi gerçek vatanperverlerin hoşuna gidecek kanıtlar olmayacağını belirtmek isterim. Ancak buna rağmen mutlu olunuz. Çünkü o günlerde bugünler gibi bizlerin sabırı sayesinde “hemen” geçecek.

Unutmayınız ki kurtuluş savaşının olgunlaşma dönemi dahi belli bir zaman olgunlaşmayı bekledi.

Sözlerimi daha fazla uzatmadan sizleri içeri attıran zihniyetin çok yakın bir zamanda gideceğini “ elle tutulur bazı ispatlarlarımla” sıralamak istiyorum.

Bildiğiniz üzere ortadoğu, ABD ve İsrail açısından inanılmaz derecede önemi olan bir bölge. Ve bu bölge yine bildiğiniz üzere stratejik konumu gereği Türkiyeden yönetilmek istenmektedir. İşte bu sebeplerden dolayı ABD ve İsrail açısından Türkiye de bulunması gereken “kukla” hükümet çok önemlidir. Ancak tahmin edeceğiniz üzere bu durum için halkın bilinçlenmemesi ile gerçekleşebilecek bir durumdur.

Ancak tüm bunlara rağmen yakın tarihde ki İran örneğinde de gördüğümüz gibi getirilen kuvvetler almış olduğu destek sayesinde kendini başa oturtan kişileri takmaz olmuştur. Böyle durumda da açık olarak görülmektedir ki ABD ve İsrail hemen bu kukla hükümeti tasviye eder.

Bunun belirtilerini İsrail Cumhurbaşkanına yapılan Davos rezaletinden sonra açık olarak görmekteyiz. ABD ve İsrail gayet iyi biliyorlar ki eğer AKP iktidarı tasviye edilmez ise bu takdirde Türkiye açık ve net bir biçimde İran'a dönecektir. Bu durum da da ABD ve İsrail anında siyonist ilan edilecek ve tabi ki ABD ve İsrail'in hiç istemediği dayanılmaz sonu olan BOP projesi tamamen ortadan kalkmış olacak.

İsrail ve ABD açısından ortadoğuyu Türkiye tarafından yönetmek ne kadar önemli olsada, kendi açılarından çıkan aksilikleri tamamen ortadan kaldırmak amaçlı olarak işe tamamen el atmak maksatlı ikinci İsrail planı da BOP projesinin yatması ile ortadan kalkacaktır.

Bunların yanında başka sebepleri de sıralamak mümkün...

ABD'nin başına hangi düşünceden biri gelirse gelsin ABD'ye göbekten bağlı yahut yarı bağımlı olan tüm ülkelerde şu zamana kadar her zaman için gelen kişinin düşüncesine kim daha yatkın ise onlar iktidara getiriliyordu. Emparyalizm var olduğu sürece de bu sistem böyle sürüp gidecektir. Yani daha açık bir örnekle ile açıklamak gerekirse eğer, ABD'nin başına sözde demokrat birisi geldiği surette ABD'ye bağlı tüm ülkelerde demokrat yahut demokrat düşünceye yakın kişiler ülkelerinin başına getirilmektedirler. Bunun paralelinde Obama'nın gelişiyle de aynı şekilde AKP iktidarı ortadan kalkacaktır. Ancak şurası bir gerçektir ki. AKP gidene kadar (yani önümüzde ki seçimlere kadar) ABD onlardan yararlanacaktır.

AKP'nin gideceğine dair ispatlarım daha bitmiş sayılmaz. İzninizle devam ediyorum...

Bunların yanında İsrail'e gönderilen ve resmen oy kokan gemi olayının yorumlanmasında AKP'nin iktidara gelmesinde büyük payı olan Fetullah Gülen (Yani Bir ABD ajanı olarak dolayısıyla ABD'nin açıklamaları) bildiğiniz üzere AKP'yi değilde İsrail'i haklı bulmuştu...

Bunun üstüne birde Deniz Baykal'ın saçma bir kaset olayından sonra (her ne kadar aksi çeşitli kurumlarla ispatlanmış olsa da) yinede çıkıp genel başkanlıktan istifa ediyorum demesi. Ancak bu sırada da Fetullah 'a teşekkür mesajı göndermesi. Hatta Fetullah ile görüştüğünü söylip görüşünün belirlenmesinde Fetullah'ın olduğunu ima eden hareketlerde bulunması. Durumları yukarıda saydığım durumları ispatlar niteliktedir.

Baykal olayı'nı biraz daha açmak istiyorum. Çünkü burası mektubun tamamı boyunca en önemli kısımdır. Şöyle ki: CHP gibi bir partinin başında Baykal gibi bir kişinin durması durumunda bildiğiniz üzere tepki oyları olarak AKP'ye ve hatta MHP'ye bile yansımıştı. Hatta bu duruma karşılık olarak AKP'den çeşitli şekillerde “böyle muhalefete can kurban” demesine dahi yol açmıştır. Hal böyle iken, AKP'nin saçma sapan bir kaset hazırlıp Baykal'ı tasfiye etmeye çalışması kadar salakça bir durum yoktur. Bunu resmen Fetullah(ABD) Akp'yi tasfiye etmek amaçlı yapmıştır.

Bu mektup da yapılan seçim ve yazılım hilelerini saymıyorum bile...

Ancak tüm bunların yanında CHP'nin başına kılıçdaroğlu'nun gelmesi ile birlikte partiye olan tepki oyları resmen CHP'ye fazlasıyla geri dönüş sağlamıştır. Bunu en çok da MHP'nin kendi Hiçbir şehrinden çıktamadığı referandum “hayır” oyları ile ortaya koymaktadır.

Her ne kadar AKP gariban tek başına savaşıyormuş gibi kendini göstermiş olsa da PKK – AKP- BDP arasında ki anlaşma sayesinde bir kesimin referandumu boykot etmesi ile çoğunluk gibi gözüken oyların AKP'ye yaraması ve bunun yanında çeşitli partilerin AKP'ye destek vermesine rağmen CHP'nin %42 lik kesimin en az %35'ini kendine yazdırması ve referandum da AKP'ye oy vermiş olan kişilerin kendi partilerine geri dönecek olmaları. CHP'nin ne kadar güçlü AKP'nin ise %58 oy potansiyeline sahip olmadığını aksine oy kaybına uğradığını göstermektedir.

Emperyalizm yıkılıyor. Bunun farkında... Her şeyin sonu olduğu gibi onun da sonu geliyor. İşte bu yüzden çeşitli yöntemler deniyor. Hatta sosyalizmden dahi örnekler almaya çalışıyor.Bunu en iyi bir biçimde Obama'nın ABD'nin başına getirmesi ile anlıyoruz.

Karl max sistemin nasıl işlediğini gayet güzel anlatmıştı. Şu anda da isim değişikliği ile aynı şekilde devam ediyor. Ekonomik sistemler balon gibi şişmekte. Ve bu balonun belli bir esneme payı var. Bu pay fazlasıyla zorlanıyor. Ve çok ama çok yakında patlayacak. Yani, emperyalizm son durağa yaklaşıyor. Bu durumda sahneye gerçek vatanperverler çıkacaktır.

Bunun en büyük sebepleri sizlersiniz. Halk her ne kadar yavaş da olsa bilinçleniyor. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi sizlersiniz. Her şeye rağmen korkusuz olmanın ne demek olduğunu sizler bizlere gösterdiniz.

Bu ülkenin devrime gitmesine ramak kaldı...

Dayanın her zaman yanınızdayız....

Mektubumu Barış Manço'nun bir mısrası ile Emperyalizm ve Devrime ithafen bitiriyorum....

Selamlar...

Hayır hayır boşuna yalvarma inanmıyorum sana
Hayır hayır gözyaşına da hayır inanmıyorum sana
Hayır hayır yüzbin kere hayır acı çektirme bana
Hayır hayır yüzbin kere hayır inanmıyorum sana

VOLKAN KAHYALAR

0 yorum to “Silivri'ye açık mektubumdur!”

 

1 Fikir Ver ! Görüş, Yorum, Anlayış farkı... Copyright © 2011 -- Template created by O Pregador -- Powered by Blogger Templates